باب
بيان حكم عمل
الكافر إذا
أسلم بعده
55- KAFİRİN MÜSLÜMAN
OLMADAN ÖNCEKİ (İYİ) AMELİNİN HÜKMÜNÜ BEYAN BABI
194 - (123) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب. قال:
أخبرني يونس،
عن ابن شهاب،
قال: أخبرني
عروة بن
الزبير؛ أن
حكيم بن حزام
أخبره؛ أنه
قال لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم: أرأيت
أمورا كنت
أتحنث بها في
الجاهلية، هل
لي فيها من
شئ؟ فقال له
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم" أسلمت
على ما أسلفت
من خير".والتحنث
التعبد.
[:-319-:] Bana Harmeletü'bnü Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni
Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yunus, İbni Şıhap'tan naklen haber verdi.
Demiş ki: Bana Urvetü'bnü'z-Zübeyr haber verdi onada Hakîm b. Hizam haber vermiş kendisi Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) 'e:
Cahiliye döneminde iken
ibadet kastıyla yaptığım bazı işlerim vardı. Ne dersin benim onlardan bir
faydam olur mu diye sormuş, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de ona:
"Sen geçmişte yaptığın hayırlarla Müslüman oldun" buyurmuştur.
Tehannus, taabbud (ibadet etmek) demektir.
Diğer tahric: Buhari,
1369, 2107, 2401, 5646; Tuhfetu'I-Eşraf, 3432
195 - (123) وحدثنا
حسن الحلواني
وعبد بن حميد
(قال الحلواني:
حدثنا. وقال
عبد: حدثني)
يعقوب (وهو
ابن إبراهيم
بن سعيد)
حدثنا أبي، عن
صالح، عن ابن
شهاب، قال: أخبرني
عروة بن
الزبير؛ أن
حكيم بن حزام
أخبره؛ أنه
قال لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم: أي
رسول الله!
أرأيت أمورا
كنت أتحنث بها
في الجاهلية.
من صدقه أو
عتاقة أو صلة
رحم. أفيها
أجر؟ فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "أسلمت
على ما أسلفت
من خير" .
[:-320-:] Bize Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis etti.
-el-Hulvani bize, Abd bana dedi- Yakub -ki o İbn İbrahim b. Sa'd'dır- tahdis
etti. Bize babam Salih'ten tahdis etti. O İbn Şihab'dan: Bana Urve b. Zubeyr'in
tahdis ettiğine göre Hakım b. Hizam kendisine
şunu haber vermiştir:
O Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e sordu: Ey Allah'ın Resulü, cahiliye döneminde iken ibadet
kastı ile yaptığım sadaka vermek, köle azad etmek yahut akrabalık bağını
gözetmek gibi hususlar hakkında ne dersin? Bunlarda (bana ecir var mıdır?)
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sen geçmişte yapmış olduğun hayırlarla Müslüman
oldun" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1369, 2107, 2401, 5646; Tuhfetu'I-Eşraf, 3432
(123) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر،
عن الزهري،
بهذا الإسناد.
ح وحدثنا
إسحاق بن إبراهيم.
أخبرنا أبو
معاوية. حدثنا
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
حكيم بن حزام.
قال، قلت: يا
رسول الله!
أشياء كنت
أفعلها في
الجاهلية. (قال
هشام: يعني
أتبرر بها)
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"أسلمت على ما
أسلفت لك من الخير"
قلت: فوالله!
لا أدع شيئا
صنعته في
الجاهلية إلا
فعلت في
الإسلام مثله.
[:-321-:] Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd tahdis edip dediler
ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den bu isnat ile haber
verdi (H). Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti. Bize Ebu Muaviye haber verdi,
bize Hişam b. Urve babasından tahdis etti. O Hakim b.
Hizam'dan şöyle dediğini nakletti:
Ey Allah'ın Resulü,
cahiliye döneminde yapmış olduğum bazı işler vardı. -Hişam dedi ki: Yani
bunları itaat ve iyilik olarak yapardım Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sen daha önce kendin için yapmış olduğun hayırlarla Müslüman
oldun" buyurdu.
Ben de: O halde cahiliye
döneminde ne yaptımsa hiçbirisini bırakmaksızın mutlaka İslam'da da aynısını
yapacağım, dedim.
196 - (123) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن نمير،
عن هشام بن
عروة، عن
أبيه؛ أن حكيم
بن حزام أعتق
في الجاهلية
مائة رقبة.
وحمل على مائة
بعير. ثم أعتق
في الإسلام
مائة رقبة.
وحمل على مائة
بعير. ثم أتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكر نحو
حديثهم.
[:-322-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Abdullah b.
Numeyr, Hişam b. Urve'den tahdis etti. O babasından rivayet ettiğine göre Hakim
b. Hizam cahiliye döneminde yüz köleyi hürriyetine kavuşturdu, yüz deve yükünü
tasadduk etti sonra da İslam (dönemin)de de yüz köleyi hürriyetine kavuşturdu
ve yüz deve yükünü de tasadduk etti. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
geldi ve diğerlerinin hadisine yakın olarak hadisi zikretti.
Diğer tahric: Buhari,
1369, 2107, 2401, 5646; Tuhfetu'I-Eşraf, 3432
DAVUDOĞLU ŞERHİ İÇİN buraya tıklayın
NEVEVİ ŞERHİ: (319-322 numaralı
hadisler:) Bu babta Hakim b. Hizam (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Cahiliye döneminde ibadet
kastıyla yaptığım birtakım hususlar hakkında ne dersin ... Sen daha önce
yaptığın hayırla Müslüman oldun." Hadiste geçen "tehannüs" yine
hadiste tefsir edildiği gibi, teabbud etmek, ibadet etmek demektir. (321) Diğer
rivayette ise bunu (Hişam) teberrur yani itaat ve iyilik olan işler diye tefsir
etmiştir.
Dilbilginleri
der ki: Tehannüs aslında bir kimsenin kendisiyle günahtan çıkıp, kurtulduğu bir
iş yapması demektir. Çünkü hıns günah demektir. Teessum, teharruc ve teheccüd
de aynı anlamdadır. Yani bir kimsenin günahtan, harecden ve hücliddan
(günahtan) kurtulabildiği bir iş yapması anlamındadır.
Hasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in: "Sen geçmişte yaptığın hayırlarla
Müslüman oldun" buyruğunun anlamı ile ilgili farklı açıklamalar
yapılmıştır. İmam Ebu Abdullah el-Mazeri der ki: Bunun zahiri, konu ile ilgili
asıl kaidelerin gerektirdiği hükme muhalifiir, çünkü kMirin yüce Allah'a
yakınlaştırıcı bir amelde bulunması sahih değildir. Yaptığı itaat dolayısıyla
ona sevap verilmez. Bununla birlikte -benzeri halde imanda olduğu gibi- Allah'a
yakınlaşması sözkonusu olmaksızın itaat edici olması sahihtir. Çünkü o emre
uygun olması bakımından bu işinde itaat etmiş olur. Bize göre de itaat emre
uygunluktur fakat bu amelleriyle Allah'a yakınlaşmış olmaz. Çünkü AIlah'a
yakınlaşacak kimsede aranan şartIardan birisi de kendisine yakınlaşacağı zatı
bilip, tanıyan birisi olmasıdır. Fakat o bu işleri yaptığı sırada henüz yüce
Allah hakkında sahip olması gereken bilgiyi elde etmiş değildi. Durum böyle
olduğuna göre hadisin tevil edilmesi gereken bir hadis olduğu anlaşılmaktadır.
Bu tevilin de birkaç şekilde olma ihtimali vardır:
1-
Sen güzel birtakım karakterler kazandın ve sen İslam'a girdikten sonra da bu
karakterlerden yararlanacaksın. Alıştığın bu adetIerin senin için (Müslüman
olduktan sonra) hayır işlemene bir hazırlık ve bir yardımcı olacaktır anlamında
olması.
2-
Sen bu yolla güzel bir ün kazandın (2/140). Müslüman olduktan sonra da bu güzel
namın kalmaya devam edecektir.
3-
Daha önce işlemiş olduğu güzel fiilleri sebebiyle İslam'da yapmış olduğu
hasenatının arttırılması ve ecrinin çoğalması da uzak bir ihtimal değildir.
İlim
adamları eğer hayırları işleyen birisi ise, kMir hakkında bundan dolayı
cezasının hafifletileceğini söylediklerine göre bu amellerinin ecrinin
arttırılması da uzak bir ihtimal değildir. el-Maziri (rahimehullah}'ın sözleri
burada bitiyor.
Kadı
Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Bunun, senin daha önce yapmış olduğun hayırların
bereketiyle yüce Allah sana İslam'a hidayet vermiştir anlamında olduğu da
söylenmiştir. işinin baş taraflarında kendisinden bir hayır zuhur eden bir
kimsenin bu hali sonrasının da mutIu olacağına, akıbetinin de güzelliğine bir
delildir. Bu da Kadı iyaz' ın ifadeleridir.
ibn
Battal ve daha başka muhakkiklerin kanaatine göre hadis zahiri üzeredir. KMir
Müslüman olup da İslam üzere ölürse küfrü halinde yapmış olduğu hayırları
karşılığında da ona sevap verilir. Bu kanaatierine Ebu Said el-Hudri (r.a.)' ın
rivayet ettiği şu hadisi delil gösterirler: Hasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem} şöyle buyurdu: "Katir Müslüman olup, İslam'a güzel bir şekilde
bağlanırsa yüce Allah ona ondan önceki her iyiliğini yazar ve ondan önceki her
kötülüğünü de siler. Bu iyilikten sonraki ameli de ona on mislinden itibaren
yedi yüz katına varıncaya kadar sevap yazılır. Günah ise ancak misli ile
yazılır. Aziz ve celil olan Allah'ın onu affetmesi hali de müstesnadır."
Bu
hadisi Darakutni, İmam Malik' in garip hadisleri arasında zikretmiştir. Ayrıca
bunu kendisinden dokuz ayrı yoldan rivayet etmiştir. Bu rivayet yollarının
hepsinde de katirin İslam'a güzel bir şekilde bağlanması halinde müşrik iken
işlemiş olduğu her bir hasenenin Müslüman oluşu halinde kendisine yazılacağını
ifade etmektedirler. (2/141) İbn Battal (rahimehullah) hadisi zikrettikten
sonra şunları söyler: Allah-u Teala kullarına dilediği şekilde lütuf etmek
hakkına sahiptir. Hiç kimsenin ona itiraz etme yetkisi yoktur. Bu da Resulullah
(sallall€ı.hu aleyhi ve sellem} 'in Hakim b. Hizam (radıyall€ı.hu anh)'a:
"Sen geçmişte işlemiş olduğun hayırlar ile birlikte Müslüman oldun"
demesine benzer. Allah en iyi bilendir.
Fukahanın;
katirin hiçbir ibadeti sahih değildir, eğer Müslüman olsa onun o ibadetlerinin
değeri yoktur, sözlerinden maksatları ise, dünya ahkamı bakımından bunların
onun lehine sayılmayacağından ibarettir. Yoksa bu sözlerinde ahiret sevabıyla
alakah bir husus yoktur. Bir kimse bu hususta açık ifade kullanmaya kalkışarak,
eğer Müslüman olursa ahirette onun bu amellerine sevap verilmez, diyecek olursa
bu sahih sünnetle onun dediği reddedilir.
Diğer
taraftan dünya ahkamı bakımından da kafirlerin birtakım fiilleri
değerlendirilebilir. Fakihler şöyle der: Kafirin zihar yahut başka bir kefareti
yerine getirmesi icab edip de kafir iken bu kefarette bulunmuşsa, bu onun için
yeterlidir. Müslüman olması halinde bunu tekrar yerine getirmesi vacip
değildir.
Fakat
Şafii mezhebi alimleri -Allah'ın rahmeti onlara olsun- kafir iken cünüp olup,
guslederse sonra da Müslüman olursa o guslünü yeniden yapması icap eder mi
etmez mi meselesinde ihtilaf etmişlerdir. Bazı mezhep alimlerimiz aşırıya
kaçarak katir her kimsenin gusül, abdest ve teyemmüm gibi her türlü taharet
işlemi caizdir. Müslüman olması halinde de onlarla namaz kılabilir. Allah en
iyi bilendir.
Babtaki
lafızlarla ilgili açıklamalara gelince "yüz köleyi hürriyetine kavuşturdu
ve yüz deve yükünü tasadduk etti" sözlerinin manası bunları sadaka
verdiğidir.
(320)
Hadisin senedinde Salih, İbn Şihab'dan, o Urve'den rivayeti sözkonusu
edilmektedir. Bunların üçü de birbirinden rivayet nakleden tabiidir. Bunun
benzerlerini daha önceden de zikretmiştik.
Senette
sahabi Hakım b. Hizam (r.a.) vardır. Kabe'nin içinde dünyaya gelmiş olması onun
menkıbelerindendir. Bazı ilim adamları: Bu hususta bir başkasının onun
gibiolduğu bilinmemektedir. Alimler der ki: Onunla ilgili haberlerin ilginç
olanlarından birisi de şudur: O cahiliye döneminde altmış yıl, İslam'da da
altmış yıl yaşadı. Mekke'nin fethedildiği yıl Müslüman oldu, Medine'de 54
yılında vefat etti. Böylelikle İslam'dan maksat İslam'ın ortaya çıkıp,
yayılması zamanından itibaren demek olur (2/132). Allah en iyi bilendir.